20 Temmuz 2013 Cumartesi

Gitmelerim Olsaydı



 Elimi eteğimi çekesim var hayattan. Kimselerin bilmediği yerlere kaçasım, uzun uzuun kalasım var. Belki Robinson gibi bir ada bulurum kendime. Survivor tarzı bir hayat yaşarım. Balık tutarım, yengeçlerle dost olurum filan. Telefon yok, dırdır eden kimse yok, ygslysbaşbelasıpislikzorunlusınav yok. Defterim ve ben oluruz sadece, ohh miss!

 Düşündüm de 'ıssız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey?' sorusuna hiic bir zaman mantıklı bir cevap verememişimdir. Aklıma takıldı bak şimdi. Bir defterim, iki yastığım, üçççç... Neyse onu ayrı bir zamanda özel olarak düşüneceğim :)

 Ne diyordum, arada bir yalnız kalma isteği duyuyorum çok şiddetli şekilde. Kafamı dinlemek istediğim için mi yoksa özgürlüğüme çok düşkün olduğum için mi çözemedim henüz. Keşke hayallerde kalmasa. Tabi ciddi ciddi bir adada yaşamak filan istemem ama arada bir  çekip gitmelerim olsaydı güzel olurdu.

 Haa bu arada 'o' hamak benimm! :)

12 Temmuz 2013 Cuma

Havadan Sudan

 Ne mi yazacağım? Havadan sudan. Böylesine basit bir muhabbetin biz insanlar için ne kadar önemli olduğunu farketmem hayli zaman almış gözüküyor. Ne midir hava ve su? Dört elementten ikisi. Hadi canım? Tabi ki sadece bu kadar değil. Hava ve su imdadımıza yetişen kahramanlarımız!!

Hepimizin konuşmak istemediği, 'muhabbet bitsede gitsek' diye iç geçirdiği zamanlar vardır elbet. İşte tam da böyle anlarda 'ne diyeceğim, ne konuşacağım?' sorularına kafa yormaya başladığımızda 'hava su' ayrılmaz ikilisi 'Bizi mi çağırdın? İsteklerin bizim için bir emirdir!' diye çıkıverir ortaya. Ahh canlarım ya ;)

 Bazen de bu durumun tam tersi gerçekleşir. Konuşmak istediğimiz hatta konuşmak için can attığımız hatta ve hatta (abartıyorum) konuşmak için öldüğümüz dakikalar olur. 'iki çift laf etsek ne güzel olur' dediğimiz anlardır bunlar. İşte, yine tam böyle dara düştüğümüzde 'hava su' çıkar gelir, 'Bizi mi çağırdın? İsteklerin bizim için bir emirdir!' der. Otuz iki diş gösterisi yapar. Bakışlarında öyle bir kendini beğenmişlik vardır ki sorma gitsin. Neyse canım. Onun dalga geçmesi falan bağlamaz bizi. Konuşacak bir konu çıkmıştır ya o yeter bize.

 Yaa işte böyle. Havadan sudan deyip hor görmemek lazım. Onlar da olmasa kim imdadımıza yetişirdi ki? İyi ki varlar ;)

10 Temmuz 2013 Çarşamba

N'olcak Ki

İçinden hiic ama hiic bir şey yapmak gelmez. Boş boş oturasın bile gelmez yani o derece. Ne kadar pozitif olursan ol arada bir vurursun negatifin dibine. Orada her şey daha farklıdır. Hayat anlamsız, hayaller saçmadır. Derin bir nefestir ihtiyacın olan. Ama onu da doyasıya çekemezsin içine. Oksijen bile karşıdır sana. Boğazında düğümlenir nedenini bilmediğin o anlamsız kelimeler. Bir anda mı hücum etmişlerdir? Ne düşüneceğini şaşırırsın. Sonra bir büyüğünün tavsiyesi gelir aklına. ‘Bir süre böyle takıl, n'olcak ki, azıcık da negatif olsan?’ çok doğru aslında N'OLCAK Kİ.

9 Temmuz 2013 Salı

Bugünlerimin Şarkısı



 Öylesine bir şey yaparken, ne bileyim belki yolda yürürken, tesadüfen kulak misafiri olduğumuz şarkılar vardır, daha sonra çok seveceğimiz. İşte benim için o şarkılardan bir tanesi. (Radyo’cum sağolsun.) Hatta bazen öyle bir şarkıdır ki, melodisi belki de kısmen sözleri sen’i sana anlatır. Gözlerini kapatıp kapatıp dinleyesin gelir. Senin kahramanın olmuştur artık. Böyle şarkılar iyi ki var. Dinlemek istersen :)

Ben 'Deniz' Olmalıyım!



 Düşündüm uzunca ne olmalıyım diye. Gökyüzü mü, nehir mi, dağ mı? En sonunda buldum, bulabildim bana yakışanı. ‘Deniz’ olmalıyım.

 Hiç olmadığım kadar sakin, hiç olmadığım kadar hırçın.. Sahile vururken dalga dalga, dökmeliyim içimdekileri. Sonra durulmalıyım, affetmeliyim, unutmalıyım. Ve belki de hiç olmadığım kadar berrak olmalıyım. Kendim olmaktan korkmadan ‘su’ gibi saydam olmalıyım. Beni ‘ben’ olduğum için kabul etmeli, beni ‘kendim’ gibi sevmeliyim. Karalardan vazgeçmeliyim önce ki, bütünüyle deniz olabileyim. Sevdaları aşmalıyım, Aşk’la dost olmalıyım. Ancak onunla kendimi temize çekebilirim. Onunla kirlendim, onunla temizlenmeliyim. Umut bağlamadan, ümitsizliğe kapılmadan beklemeliyim arınmayı. Damla damla arınmalıyım.

 ‘Sen Kimsin?’ diye sorduklarında ‘Ben Deniz!’ diyebilmeyi hak etmeliyim. Ben ‘Deniz’ olmalıyım.

7 Temmuz 2013 Pazar

Fincanlı Hayaller

  Türk Kahve'si yapılırken kurulan hayal her zamankilerden bir başkadır. O, on dakikalık kısa zaman diliminde kahveyle birlikte hayaller de pişer, koyulaşır. Hele birde başında iki kişiysen, iki hayatın yolları çizilir, belki mühim kararlar alınır. Aralara dedikodular serpiştirilir, yorumlar yapılır. Geçmiş kahveyi karıştıran kaşık olur, gelecek ise kahvenin köpüğü... Muhabbet de kahvenin tadı tuzu olur. Çıkması istenilen fallar düşünülürken, son yudumu da çekilir kahvenin. İşte heyecanla beklenen an gelmiştir. Fala bakan konuşadursun, baktıran duymak istediği gibi duyar, anlar, yorumlar. Kimi zaman hayal kırıklığı yaşanırken, kimi zaman heyecanla karışık mutluluk doldurur ortalığı...
  Kim ne derse desin arkadaş, Türk Kahvesi'ni tek geçerim. Bir fincan kahve insana aslında çok şey anlatır, yaşatır. Fincanlı hayaller de buluşmak dileğiyle.